3 Mayıs 2021 Pazartesi

Aslında her zaman aklımda olan, içimde bir uhde, kanayan bir yara olarak sızım sızım sızlayan ve ne zaman ki bir yerde denk gelsem patch note'larına kadar haberlerini okumaktan kendimi alamadığım bir oyundur, oyunumdur Guild Wars 2.

Sebeplerini boşverin, yıllar önce bir şekilde kopup gittim ilk göz ağrımdan ...ki bu "yıllar" da aslına bakarsanız, blog'daki entry'ler itibariyle yaklaşık 10 seneye karşılık geliyor. Ne var ki buradaki "ilk göz ağrısı" deyimini aslında selefi Guild Wars için kullanmaktayım; çünkü yarattığı fantastik evrenden karakterlerine kadar her şeyiyle beni içerisine çeken, yüzlerce saatimi gömdüğüm, her bir detayını incik cincik edip zevkini çıkardığım yegane yapımdır kendisi. Guild Wars 2 ile ancak bir süre flörtleşebildik, ilerleyemedik bir türlü ...dedim ya, sebeplerini boşverin

Ve fakat ben ancak yeni bir bilgisayar aldıktan sonra tekrar hatırladım kendisini. Tekrar başladıktan sonraki ilk deneyimlerim ise harika. Orijinal Guild Wars'daki ana karakterim Necromancer ile oyuna sıfırdan başlamış oldum ve 10 sene önce gezdiğim yerleri şimdi tekrar deneyimlediğimde gördüklerim oyunun ne kadar kendini geliştirmiş olduğunun kanıtı.

Oyunda beni bekleyen tonla yeni hikaye, onlarca görev ve sezonlar dolusu içerik olduğunu bildiğim için ve hiçbirini bir diğerinin önüne alıp senaryonun sırasını bozmak istemediğimden bütün oyunu en baştan ve sırayla oynamaya karar verdim. İlk dikkatimi çeken şeyler karakter seslendirmeleri ve her bir karaktere bir arkaplan verilmeye çalışılması oldu. Atmosfere uyumlu müzikler ve genel olarak Guild Wars 2'nin sanatsal görsel yapısı orijinal oyunda da yerli yerindeydi; yeni sezonlar ve eklenen yeni hikayeler bu sayıyı artırmaya yetmiş.

Gördüklerim göreceklerimin teminatı olduğunun bilincinde olarak, önümüzdeki zamanda mevcut içerikleri olabildiğince kullanmaya çalışarak yeni ek paketi bekleyeceğim.